Popüler Yayınlar

16 Aralık 2007 Pazar


OSMANLI ŞENLİKLERİNDE GÖSTERİM ARAÇLARI - II.Bölüm

(Sahne Dergisi Eylül/Ekim 2007 - Polat İNANGÜL)

B - GÖSTERİM ARACI OLARAK KULLANILAN HAYVANLAR

Koçlar, Maymunlar, Yılanlar, Ayılar,
Keçiler, Koyunlar, Köpekler, Kuşlar,
Eşekler, Filler, Develer. Vaşaklar
Leoparlar kaplanlar Zürafalar Aslanlar
Panterler Kurtlar Kediler Geyikler, Tilkiler

Şenliklerde hayvanlarla yapılan gösteriler dörde ayrılırdı;

- Gözbağcıların kullandıkları hayvanlar (bu özellikle yılandı),
- Hayvan eğiticilerinin oynattıkları eğitilmiş hayvanlar,
-Donanma şenliklerinde üzerlerine fişek bağlanan hayvanlar,
- İnsanlarla güreşen hayvanlar.

Şenliklerde hayvanlarla yapılan sirk gösterileri geniş ve önemli bir yer tutuyordu. İstanbul'da, on beşinci yüzyılda ve daha sonraları Tahtakale Meydanı sirk gösterilerinin merkeziydi. Burada hokkabaz, canbaz, güreşçi, taklacılardan başka eğitim görmüş atlar, eşekler, köpekler, kediler, geyikler, aslanlar, ayılar, leoparlar, tilkiler ve benzeri hayvanlar hünerler gösterirlerdi. Eski hayvan eğiticileri yalnız ayı ve maymunlarla uğraşmazlar, çalışma alanlarını öbür bazı hayvanlara da uzatırlardı. Bu cümleden alarak eşekle köpekleri belirtmek gerekir. Bu gün bizim için belirsiz olan ve ancak Avrupa'dan gelen canbaz topluluklarında görülen özel surette yetiştirilmiş köpek ve eşeklerin oyunlarına benzer oyunlar, eskiden bizim şu'bedebazların da gösterdikleri beceriler arsındaydı ve genel eğlencelerin başlıca numaralarından birini oluştururdu. Atlayıp sıçrıyor, dans ediyorlardı... Uzun bir süre Kahire'de kalmış olan bir yabancı bu hayvanların çeşitli numaralar yaptıklarını belirtir: "(…) Bir eşeğin gözlerini bağladılar ve üç kez döndürdüler. Sonra biri parmağındaki yüzüğü çıkardı ve uzakta bir evin saçağı altında duran bir seyircinin göğsüne soktu. Sonra eşeğin yanına gidip yüksek sesle yüzüğün saçağın altında duran adamda olduğunu, onu alıp getirmesini söyledi. Eşek sanki anlamış gibi, gitti adamın önünde durdu ve beklemeye başladı. Adam bu kez de eşeğe yüzüğü adamdan almasını söyledi. Bunun üzerine eşek yüzüğü almak için kocaman dişlerini adamın göğsüne soktu ve bir boğuşmadır başladı."[1] Yabancı tanık, bu hayvan eğiticilerin aynı zamanda maymunlarla, ayılarla da gösteriler yaptıklarını söyler. "Bunlar da atlayıp sıçrıyor ve dans ediyordu; hatta bunların içinde sokak kadınlarını taklit edenler de vardı. Bu hayvan eğiticileri aynı zamanda hikâyeler anlatıyor bazen de çalgı çalıyorlardı. 1582 şenliğinde başka hayvanlar da vardı. Önce dört tane eğitim görmüş aslan bulunuyordu. Bir zürafa ve biri küçük öteki büyük iki fil ve daha başka hayvanlar oyunlar gösteriyorlardı. Fillerin biri dans ediyor, bir ayağını indirip, ötekini kaldırıyordu. Sonra eğilip halka selam veriyordu. Hortumunu bir su kabına sokup kendisini suluyordu. Hayvanların hünerleri yalnız 1582 şenliğine vergi değildi. Kanuni Süleyman'ın gene At Meydanı'nda 1539'da çocukları için düzenlediği şenlikte aslanlar, kaplanlar, leoparlar, panterler, vaşaklar, kurtlar, zürafalar türlü hünerler göstermişlerdi. 1675 şenliğinde yetiştirilmiş ayılar hünerler gösteriyorlardı. Bir kez de çıplak bir çocuk bunlardan özel bir biçimde yetiştirilmiş olanıyla güreş ediyor, çok hoşa gidiyor. III. Ahmet Şenliği'nde de ayıların gösterilerini buluyoruz. Aynı şenlikte güzel bir gösteri de maymunlarla keçilerin gösterisiydi, maymunlar keçilerin üzerine biniyorlar, keçileri halka maskara ediyorlardı. Bunlar başlı başına bir takım meydana getiriyorlardı. Bunlara "Cemaat-I Maymunciyan" deniyordu.. Bu arada yılan göstericileri de şenliklerde önemli yer tutuyorlardı..

C - GÖSTERİMLERDE KULLANILAN MÜZİK ALETLERİ

Tef, Tanbur, Kabak Kemani, Nefir, Mizmar,
Bendir, Cümbüş, Dümbelek, Kemençe, Nüzhe,
Boru, Tulum, Çağana, Ney Kös,
Pan flüt, Kanun, Şeşhane, Ud, Santur,
Çöğür, Kopuz, Musikar, Piyşe, Iklık,
Daire, Zurna, Nakkare, Rebab, Ziller
Büyüklü Küçüklü Davullar, Çeng (Arp benzeri telli çalgı), Bağlama,
Bulgâri (Üç telli saz), Şahrud (Uda benzer sapı kıvrık telli saz),

Osmanlı şenliklerinde musikinin çok önemli bir yeri vardı. Ressamlar, nakkaşlar bu şenlikleri tasvir etmiş, bir çok gezgin ve gözlemci bu şenliklerde oynanan oyunları, gösterilen sanatları anlatmış, ama ne var ki bu oyunlar oynanırken ne tür ezgiler çalınıyordu, bununla ilgili pek bilgi vermemişlerdir. 1582 Şenliği için yabancı bir görgü tanığı mehter takımının küçük davullar, kösler, nefirler ve zurnalarla tüm şenlik boyunca ve Sultan penceresinde göründükçe aralıksız çaldıklarını belirtir. Başka bir İtalyan görgü tanığı da At Meydanı'nda 1000 kadar çalgıcının, zillerin, utların ve başka çalgıların bulunduğunu, büyük bir gürültü yaptıklarını anlatır; Öyle ki dansla musiki birbirinden ayrılmaz bir bütünün parçaları gibiydi. Şenliklerdeki dansçılar da ellerindeki çarpare, çegâne, zil gibi tartım çalgılarıyla bir ölçüde musikiciydiler. Ancak musikinin eşlik işlevi yalnız dansta değildi, cambazı, hayvan eğitimcisi, hokkabazı, soytarısı, sema'eden Mevlevisiyle hemen her gösteriye eşlikte bulunurdu. Sözgelimi özellikle padişahın başı çektiği geçit alaylarındaki musiki hem dinlemek, hem geçit alayıyla birlikte gösteriler yapan köçeklere, dervişlere, soytarılara eşlik etmek, hem de geçit alayının görünümünü zenginleştirmek içindi.

D - EĞLENCE ARAÇLARI VE OYUNLAR

1-Oyunlar
Kukla oyunları, Yarışmalar, Savaş Oyunları, Matrak (eskrim) Oyunu.

Şüphesiz şenliklerin en eğlenceli yanlarından biride oyunlardır. Burada birbirinden güzel birçok oyuna rastlamak mümkündür. Özellikle Türk gösteri sanatlarında önemli bir yeri olan kukla oyunları da şenliklerde sık sık yer almaktadır. Nihal Atsız’ın yaptığı araştırma da Edirneli Nazmi, Divan-ı Türk-i Basit adlı eserinde kukla gösterilerinden şöyle bahseder:

“Donanurlar dayanurlar gurur ile gezerler hep
Sanasub quqlalardur qalqıpşurlar her biri dik dik.”[2]

Bu Beyitten de anlaşıldığı gibi kukla oyununun daha 16’ncı yüzyılda Osmanlının günlük yaşamında mevcut olduğunu görüyoruz.

2-Sal Üstü Eğlenceleri
Müzik ve Müzisyenler, Dönme Dolap, Havai Fişek, Topla Ateş Eden Kale Makineleri.

İstanbul Boğazı’nda ve Haliç’te büyük sallar üzerine kurulan eğlence araçlarıdır. Bunlar daha çok su üzerinde hareketli olmasından kaynaklı izleyiciler tarafından büyük ilgi görüyordu

3-Büyük Araçlılar
Dönme Dolaplar, Salıncaklar, Döner salıncaklar, Atlıkarınca,
Şenlik arabaları, Ateşli ışıklı dev kuklalar.

Büyük araçlılar adı ile sınıflandırdığımız bu gösteri biçimleri, seyir keyfinden çok halkın eğlence araçlarıdır. Bu şekilde halk şenlikler de izleyici kimliğinden, katılımcı kimliğine bürünmektedir.

E - DİĞER GÖSTERİM ARAÇLARI

Donanmalar, Kuklalar, Uçurtmalar, Mumlar
İrili ufaklı Nahıllar, Doldurulmuş hayvanlar, Maskeler
Kurum armaları, Peştemalden yapılmış kuşlar,
Havai fişekler, (şadırvan, kandilli, çerhi(çark) püskürtme)

F - ÜRÜNLERİ VE HÜNERLERİYLE GÖSTERİ YAPAN ESNAF VE ZAANATKARLAR

Genelde esnaf alayları geçit töreninde nahıllar kullanırlardı. Bunlar sebze, meyve, çiçek, yapma süsler v.b. gibi şeylerle bir direğin etrafına donatılmış koni biçiminde süslerdi. Genelde her esnaf loncası kendi ürününden oluştururdu bu süsleri.1675 yılında Edirne'de lV.Sultan Mehmed'in oğullarının sünneti, kızının evlenmesi için yapılan düğünde gördüğü nahılları John Covel şöyle anlatır: "bir nahılın altında sekiz on adet birbirine paralel olarak yanlamasına konulmuş tutamaklar vardı. Taşıyıcılar yan yana dizilerek tutamaklardan kaldırıyorlardı bu dev nahılı. Forsaların önünde onları yöneten biri vardı. Onların dinlenmelerini ve nahılı tekrar kaldırmalarını bir gemici düdüğü ile haber veriyordu. Bu dev nahılların devrilmemeleri için de serenin yanı sıra dört gergi direği vardı; ayrıca, nahılın yukarısı ile tabanını tutturan sayısız gerili halat görülüyordu”[3]

Nalıncılar, Katırcılar, Sebzeciler, Gemiciler, Çizmeciler, Basmacılar (Kumaş v.b) Yorgancılar, Şimkeşler, Kılıççılar, Ekmekçiler, Çiçekçiler, Ütücüler, Mızrakçılar, Bıçakçılar, Tulumcular, Terziler, Kasaplar, Camcılar, Kunduracılar, Çömlekçiler, Mumcular, Aşçılar, Keçeciler, Debbağlar, Fırıncılar, Celebler, Urgancılar,
Hamamcılar, Berberler Balıkçılar, Ağcılar, Çiftçiler, Tulumcular, Kahveciler,
Şerbetçiler, Manavcılar, Çobanlar Değirmenciler, Bakırcılar, Kuyumcular, Bedestan tacirleri Gemi Halatçıları Tüfek Kundakçıları, Kumaş işlemecileri…

Sonuç olarak, Osmanlı tarih ve kültürü içinde önemli bir yere sahip olan bu şenliklerin en önemli özelliği Avrupa’da ki gibi sadece soylu azınlık sınıf için değil, aynı zaman da halk içinde yapılmış olmasıdır. Bu açıdan şenliklerin halkın günlük yaşamı ile iç içe geçtiğini ve halkın bu şenlikleri sahiplendiğini görüyoruz. Buradan yola çıkarak ve yukarıda da örneklerini gördüğümüz gibi, gerek izlenim, gerekse katılım açısından geniş bir yaşam alanını kapsayan bu şenliklerin -bu günden baktığımız da- Osmanlı ve Türk toplumunun birer aynası olduğunu söylemek çokta yanlış olmasa gerek…


Polat İNANGÜL
DE.Ü. Sahne Sanatları Doktorandı

KAYNAKÇA

And, Metin, OSMANLI ŞENLİKLERİNDE TÜRK SANATLARI, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara–1982
Atasoy, Nurhan, SURNAME-İ HÜMAYUN, Koçbank Yayınları-İstanbul–1997
Atsız, Nihal, DİVAN-I-TÜRKİ-BASİT GRAMER VE LÜGATİ, Basılmamış Lisans Tezi, 1930 – İstanbul Üniversitesi - Türkiyat Enstitüsü
Gelibolulu Mustafa Ali Bey CAMİ-ÜL BUHUR DER MECALİSİ SUR (Eğlence Meclislerinin Toplandığı Yer) Tarih Vakfı Yayınları-Ankara
İnalcık, Halil, OSMANLI İMPARATORLUĞU KLASİK ÇAĞI (1300-1600), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul-2003
Mantran, Robert, OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ, Çeviren: Server Tanilli, Cem Yayınevi, İstanbul-1995
Nutku, Özdemir, TARİHİMİZDEN KÜLTÜR MANZARALARI, Kabalcı Yayınevi, İstanbul-1995
Nutku, Özdemir, IV.MEHMET’İN EDİRNE ŞENLİĞİ – 1675, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara–1972
Sevinçli, Efdal, İNTİZAMİNİN SUR-NAMESİNDE GÖSTERİM SANATLARI – Ünlem Dergisi Sayı:2 Kasım-Aralık 2003
Tansuğ, Sezer, ŞENLİKNAME DÜZENİ, Yapı Kredi Yayınları –İstanbul

[1] Metin And, Osmanlı Şenliklerinde Türk Sanatları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara–1982, s:33
[2] Nihal Atsız, Divan-I-Türki-Basit Gramer ve Lügati, Basılmamış Lisans Tezi – İstanbul Üniversitesi - Türkiyat Enstitüsü-1930, s:37
[3] Dr. John Covel, Voyages en Turquie, 1675 – 1677, Editions P. Lethielleux-Paris, Akt: Prof.Dr. Özdemir Nutku, IV. Mehmet’in Edirne Şenliği, s:69

Hiç yorum yok: