Popüler Yayınlar

28 Mart 2008 Cuma

27 MART 2008 VE CEPHEDE DEĞİŞEN BİRŞEY YOK

(11.04.2004 Radikal Gazetesi - Polat İNANGÜL)

"TİYATRO HEMEN ŞİMDİ ya da ROBİN HOOD’LAR ARANIYOR"

Yine bir Dünya Tiyatro Günü’nü geride bıraktık'… Kim bilir bu cümle kaçıncı kez yazıldı ve daha yazılacak. Fakat tiyatro cephesinde yeni bir şey yok… Halktan doğmuş ama halktan kopmuş tiyatronun bu özel günü, yine kadife koltuklu salonlarda, bakır kültablalı fuayelerde (dinlenmeliklerde), takım elbiseli beyler, dekolteli hanımlar ve kokteyllerle kutlandı. Yani bu demek oluyor ki tiyatro yine belli bir kesimin elinde kalacak gibi görünüyor, halkın gözünden düşen bu sanatın tekrar hayata kazandırılması için çok çaba gerektiği su götürmez bir gerçektir.Bu ülkede sesi duyulmamış, üstüne üstlük sesi kısılmış o kadar çok tiyatro toplulukları var ki... Üstelik bu topluluklar, Anadolu’nun en ücra köşelerine tiyatro götürüyorlar. Belediyelerin konferans salonlarında, okulların beden eğitimi salonlarında tüm yokluklara rağmen tiyatro yapıyorlar. Anadolu’nun taşrasındaki insanlar tiyatroyu bunlarla tanıyor ve korkulacak bir şey olmadığını öğreniyor. Oysa kimi kesimler bu tiyatroları amatör, eğitimsiz olarak suçluyor. Peki “eğitimli” Devlet Tiyatroları’ndan kaç tanesi varoşlardan bir izleyiciyi salonuna getirebiliyor? Oysa bu toplulukların tüm izleyicisi Anadolu’daki kasaba ve ilçelerin insanları… Elbetteki bu da tiyatro sanatının halka gitmesi için yetersiz ve bunun için yeni bir şeyler yapmamız gerekiyor. Eğer tiyatro ile halkı barıştırmak istiyorsak, tiyatroya bakış açımızı değiştirmeliyiz. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki tiyatro herkesle ve her koşulda yapılabilir bir sanattır. Tiyatro yapmak için (oyuncu olmak için değil) ille de yetenekli olmaya gerek yoktur. İsteyen herkes tiyatro yapabilir.“Sadece yetenekliler tiyatro yapabilir” anlayışı, burjuva ideolojisinin bireycilik (asla bireysellikle karıştırılmamalı) politikalarının uzantısıdır. Oysa oyun kurma olgusu insanın özünde vardır ve tiyatro yapmak için istemekle birlikte, doğamızda varolan bu özellik yeterlidir; çünkü tiyatronun olmazsa olmaz koşulu, oyuncu, seyirci ve oyun olgusudur (buna dram öğesi demek de mümkündür) eğer bu üç unsur var ise tiyatro olmaması için bir neden yoktur.Pahalı projeler, süslü dekor ve kostümler, teknik etmenler, cicili bicili aksesuarlarla doldurulmuş tiyatro anlayışımızı değiştirmedikçe tiyatronun bu ülkede bir yerlere gideceği yoktur. Öyleyse hemen şimdi bu anlayışı terk etmemiz ve her koşulda tiyatro yapılabileceğine inanmamız gerekir. Dekorsuz, kostümsüz, ışıksız kimi zaman da salonsuz… ama oyun oynamanın verdiği haz ve tiyatro sevdası ile oyuncu, seyirci ve oyun ile… Evet “tiyatro kahramanların işidir” fakat bugün öyle görünüyor ki kimileri kahramanca görünüp saraylarında tiyatro günlerini kutluyorlar… Öyleyse tiyatroyu bu sahte kahramanlardan alıp halka verecek Robin Hood’lara ihtiyacımız var… Hadi Robin Hood olmaya… Tiyatroya...

Polat İNANGÜL
(DE.Ü Sahne Sanatları - Yükseklisans Öğr.)

24 Mart 2008 Pazartesi

İMGELEMİN GÜCÜNE GİDEN OYUNCU

Birgün baktım, kültür merkezindeki gençlerin içinde en heyecanlı olanı, sahnede kendini kaptırmış prova yapıyor. Yaklaşıp muhabbet etim.

-Kolay gelsin. Ne yapıyorsun?
-İmgelem gücümü geliştirmek için çalışıyorum hocam. Stanislavski diyor ya, imgelem gücü
olmayan adamın tiyatro sahnesinde işi yoktur diye…
-Bunun için ne yapıyorsun?
-Kendi kendime, olmayan kokuları kokluyorum, olmayan tatları tadıyorum, olmayan sesleri duyuyorum, olmayan görüntüleri görüyorum, bunlardan bir oyun çıkarıp..
-Olmayan seyirciye oynayacaksın !
-Kırma şevkimi hocam ya!

Ben de şevkini kırmayayım diyorum da, fena halde takıyorum şu seyirci sorununa! Yaşam sahnesindeki dönen oyunları seyre öyle bir kaptırmış ki kendini halkım, sahnedeki oyunları seyretmeye hiç niyeti yok!


TATLICININ ACI LAFI

Konuyla ilintili tatlıcı Sebo'yla laflıyoruz…

"İşler nasıl Sebo?"
"Kötü"
"Tatlıcı adamın yüzü sirke satarsa olacağı bu !"
"Bırak espiriyi durum ciddi…Adam çorbasını içecek. Salatasını yiyecek. Ondan sonra sıra tatlı yemeye gelecek de bizim dükkana uğrayacak…Senin tiyatroda işler nasıl?
"Daha kötü..Adam ana yemeğini yiyecek…Salatasını, meyvesini yiyecek…Sonra tatlı yiyecek…Üstüne kaymak koymayı isterse soluğu bizim tiyatroda alacak."
"Tiyatro tatlı üstüne konan kaymak oldu ha!
Vah vah…Senin iş daha kötüymüş..İyi oldu seninle laflamamız…Senin halini gördüm de içim ferahladı"

Bence Sebo acilen dükkanının adını " Sado" diye değiştirsin! Adam dostunun zor durumundan sadistçe zevk alır mı yahu? Söz konusu kişi Sebo'ysa alır!


SOYUT İŞE SOMUT TÜYOLAR

Kolay iş değil tiyatro sahibi olmak! Cep telefonu gibi somut bir cihaz satmıyoruz çünkü tiyatroda. Adam cep telefonunu almak için evirip çevirip inceliyor. Deniyor kurcalıyor. Aklı yatarsa alıyor… Söz konusu tiyatro olunca neyi evirip çevirecek. Tiyatro soyut bir kavram! Adam ikna olup bilet alsın diye karşısına geçip birinci perdeyi oynayamam ya!

Tiyatroya seyirci çekme konusunda çevremin bana verdiği tüyoları meslektaşlarımla paylaşmak istiyorum.

1-Tiyatrolar seyirci çekmek istiyorlarsa salonlarının adreslerini açık seçik versinler! Kafamız karışıyor.
( Yani, tutup kütüphanenin karşısı diye yazmayın.Milletin kafası karışıyor.Çantacının arkası, kebapçının bitişiği, dondurmacının yanı diye tarif etmelisiniz. Hele salonunuz bir futbol stadının tam karşısındaysa yaşadınız. Eliyle koymuş gibi gelir bulur sizi seyirci .Bulur dedik,bilet alır demedik. Hemen sevinmeyin!

2-Oyununuz komedi olacak.
(Çünkü seyircinin ilk sorusu budur."Gomedi mi?". Hani o eziyeti çekeceğiz
bari gülelim manasında…)

3-Oyuncular tanınmış olacak!
(Tabi, komedi oynadığınızda iş orada bitmiyor..İkinci can alıcı soruyu yapıştırıyor seyirci…" Tanınmışlardan kim var?" Sanki musluğu bozulduğunda kılibi olan muslukçuya yaptırıyor!

Ayrıca siz de çok iyi biliyorsunuz ki, çoğunluğun tanınmış saydığı sanatçıların çoğu "Adı çıkmışlar"…

Tiyatro seyircisi dediğin iki soru sorar. Oyunun yazarı kim? Oyunun konusu ne? Tanınmışlardan kim var sorusunu soranlar muhtemelen televizyon seyircileri. Oyunu izlemek için de gelmiyorlar. Ekranda gördüğü adamın " canlısını" görmek için bilet alıyorlar!

Tanınmışın yoksa o oyunu seyretmiyor adam. Altı adamın oynadığı oyunu izlemek yerine, gidip altı dilim baklava alıp yiyor.Midesi bayram ediyor!
Çoğunluk ruhunun da acıkabileceğinin farkında değil henüz !)


YEDEK TÜYOLAR

Yukarıdaki tüyoları tutturamadım diye yılma hemen tiyatrocu kardeşim, şunları da yap:

- Adam oyundan sıkıldı uyudu diyelim, hemen bir rüya yorumcusu tut ! Kenarda bir tarotçu bulundur veya! Geleceği söylesin!

- Astroloji hizmeti ver örneğin.Seyircilerimizin yıldız haritalarının gizemini çözsün bu astrolog.Geleceğine yakın olmak isteyenlere bir adım daha attırsın.Asıl burcunu bilip de yükselen burcunu merak edenlere de hizmet versin Yükselen burçla filan işim olmaz diyorsan, otur o zaman yükselen borcunu hesapla!

- Bak mesela masajcı tutabilirsin ( Sosyal masajcı !), oyun izlerken kasılıp kalmış seyirciye masaj yapsın!

- O da olmadı oyunun bir yerinde bir uzman çıkar bir haftada on kilo nasıl verilir onun reçetesini versin!

- Ya da çekilişle seyirciye çeyrek altın ver! Gişen çalışmıyor bari kafan çalışsın tiyatrocu! Altını sağlama al!


Ali Erdoğan (www.tiyatrodunyasi.com)

17.01.2008