Popüler Yayınlar

17 Aralık 2009 Perşembe

Tiyatro sanatçısı Ali Taygun'u kaybettik


Ali Taygun (1943 - 2009 İstanbul)

Geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Taygun, bir süredir de akciğer kanseri tedavisi de görüyordu. Taygun, 21 Aralık pazartesi günü Şehir Tiyatroları Fatih-Reşat Nuri Güntekin Sahnesi'nde düzenlenecek törenle son yolculuğuna uğurlanacak. Taygun'un cenazesi, törenden sonra Teşvikiye Camisi'nde kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek.

Robert Kolej’i bitirdikten sonra aynı okulun yüksek bölümünü (İngiliz Dil ve Edebiyatı) tamamlayan sanatçı, 1969 yılında ABD’de Yale Üniversitesi’nden Tiyatro yönetmenliği dalında “Master of Fine Arts” derecesi ile mezun oldu. Eğitiminin ardından bir süre Kent Oyuncularıkadrosunda çalışan Taygun, 1974'te Şehir Tiyatroları'na girdi. Ankara Birlik Sahnesi’nde, Ankara Çağdaş Sahne’de, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda ve Ankara Devlet Operası’nda oyun sahneledi. 12 Eylül Darbesinde tiyatrodan uzaklaştırılan sanatçı, “Barış Davası” nedeniyle gözaltına alındı, on yılını mahkemelerde ve tutukevlerinde geçirdi.

1989 yılında hakkındaki bütün davalardan beraat etti. Aynı yıl Helsinki Watch adlı kuruluş tarafından onurlandırılan dünyanın önde gelen on insan hakları gözlemcisi arasında yer aldı ve Danimarka’daki PL Vakfı’nın ödülünü Amnesty International ile paylaştı. Yargılandığı suçlardan aklanmasının ardından Şehir Tiyatrolarına döndü. 1993’ten bu yana TV yapımcılığı da yapan Taygun başta Shakespeare olmak üzere İngilizce’den birçok oyun çevirdi, uyarlamalar yaptı ve “Masal Bahçesi” adlı bir oyun yazdı. 1977’den bu yana birçok gazete ve dergide tiyatro, seyirlik sanatlar, estetik, felsefe ve siyaset konularında yazı ve makaleleri yayınlandı.

1996 yılında Habitat açılışı için çok ses getiren “Lirik Tarih Gösterisi”'ni tasarlayıp gerçekleştirdi. Birçok sinema ve dizi filmde, tiyatro oyununda rol aldı. Halen İstanbul Şehir Tiyatrolarında yönetmen kadrosunda görevli olan Taygun aynı zamanda Yeditepe Üniversitesinde tiyatro dersleri vermekteyken 16.12.2009 tarihinde vefat etmiştir.

(kaynak: wikipedi)

13 Aralık 2009 Pazar

AH ŞU GENÇLER İçin Ne Dediler?

"Mardinkale ve Gençleri" - Emel Yeşilkayalı - İzmir İl SHÇEK Müd.Yrd

Facebook'da ki "İzmir Şehir Tiyatrosu Kurulsun Artık" grubu üzerine...

kurulsun... kurulsun ama önce torpilliler kadroya alınsın...

…bugün tiyatronuzu kurarlar, yarın zihninizde başköşeye kurulurlar…

Hep söylediğim şeyi tekrar söylüyorum...
Tiyatro sanatı halktan doğmuş ancak halktan kopmuştur...

Neden mi?

Çünkü en başta tiyatrocular sanatlarına sahip çıkmamışlardır. Sanatı ayakta tutmak için emek harcamak, ter dökmek yerine, patricilerden, burjuvalardan, patronlardan ve devletten -iyimser bir deyimle- medet ummuşlardır. Ancak sanat eleştirel ve devrimci oldukça sanattır. Peki ödenekli tiyatronun eleştirel, sorgulayıcı, ilerici olması, gerçek anlamda sanat üretebilmesi mümkün müdür?

Çok basit bir örnekle: İstanbul Şehir Tiyatrosu, parası halkın cebinden çıkan ancak rezalete dönüşen herkesin bildiği metrobüs ihalesi ile ilgili bir oyun oynayabilir mi? O kepazeliği ve soygunu anlatabilir mi? Elbetteki hayır... Çünkü ödeneğini aldığı yerdir orası... Eğer bunu söyleyemezseniz, tiyatronuzla düşüncenizi ifade edemezseniz, Eugene Barba'nın dediği gibi; yaptığınız şey "yalan tiyatrodur".
Eğer sizi biri besliyorsa ona gık deme hakkınız yoktur. Oysa bu bir sanatçı duruşu değildir, sanatçı otoriteye baş eğmez…

Çünkü bugün tiyatronuzu kurarlar, yarın zihninizde başköşeye kurulurlar...
(Hele hele Dormen amcanın İzmir şehir tiyatrosunu kurması, tam bir facia ve İzmirli tiyatroculara bir hakarettir. Bunu isteyenler umarım gaflet içindedirler, yoksa diğer seçenek hıyanet içinde olmaktır) Üstelik İzmir şehir tiyatrosunun 1992’de Özdemir Nutku Hoca’mızın önderliğinde kurulup, Turgut Özakman’ın “Resimli Osmanlı Tarihi” oyununun çıkması aşamasında yöneticilerin nedensiz ve keyfi davranışları sonucu bütün emeği hiçe sayarak kapatmaları gibi bir örnek dururken… Bugün hala bunu istemek ne de zavallıca bir durumdur…
Günümüz Türkiye'sinde şehir tiyatrolarının ve devlet tiyatrolarının durumu budur...
Dünyada sanat bağımsızlaşırken, gelişmiş(!) ülkelerde sanat tam ödenekli devlet kurumlarından ayrıştırılmaya çalışırken, bizde hayatı garanti altına alma uğruna köleleştiriliyor... Elbette bunda şaşılacak birşey yok... Her zaman olduğu gibi yine geriden takip edeceğiz... Elbette başka türlü davranış beklenemezdi bizden değil mi? (!)
Ahmet Akdeniz kardeşimin söylediklerine katılıyorum ancak ayrıştığım nokta, gerçek sanat ve tiyatro yapabilmek için ne şimdi ne başka bir zaman birilerinin güdümüne girmeye gerek kalmamalı.
Emekle ve iyi niyetle çok güzel işler yapılabilir...
Belki hemen değil ama bir gün halk yeniden, kendinden doğan ancak sonradan kopan -ya da koparılan- tiyatroya bağlanabilir, desteğini esirgemez, sanatçısını onların vereceği maaşa muhtaç etmez... Yeter ki sanatçı olmanın sorumluluğu, halkın değeri bilinsin...
Lakin onu beklemeye vaktim yok derseniz, sizlere önerim; vakit yitirmeden kendinize başka bir meşgale aramanızdır...
Çünkü tiyatro kahramanların işidir...

Kadifekale Oyuncuları'ndan AH ŞU GENÇLER

...oynayan : kadifekaleli gençler...


2008 - 2009 sezonu oyunumuzun ilk gösterimi 14 Kasım saat 15.00 de Eşrefpaşa (S.Akçiçek) Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Bizi yalnız bırakmayan tüm dostlara teşekkürler.