Popüler Yayınlar

12 Aralık 2011 Pazartesi

SENDİKA BİNASINDAN TİYATRO FESTİVALİNE

(EVRENSEL Gazetesi - 12.12.2011)
Tiyatro ES-5, Uluslararası Tiyatro Festivali’ne katılmış ilk sendika tiyatrosu. Hepsi sendikanın üyesi olan oyuncular Eğitim Sen 5 No’lu Şube’de çalışmalarını sürdürüyorlar. Sanat ile mücadeleyi, tiyatro ile sendikayı konuşmak; kendilerini tanımak ve tanıtmak amacıyla Tiyatro ES-5 grubuyla bir söyleşi gerçekleştirdik. İlk olarak, sendika ile sanat, özelde tiyatro arasında nasıl bir ilişki kurduklarını soruyoruz.
Oyunculardan Mehmet Ünal, Tiyatronun bir eylem biçimi olduğunu ifade ederek,  sendikal mücadeleye katkı sunduğu, değişim ve dinamizm yarattığı için tiyatro yaptıklarını belirtiyor. “Kolektif üretime, kolektif yönetime ihtiyaç duyduğumuz için tiyatro yapıyoruz” diyor.
İlk çalışmalarını Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu’yla birlikte yapan grup birlikte beş oyun çıkarmış. Daha sonra ise sahne sanatları doktora öğrencisi Polat İnangül yönetmeni olmuş grubun. Bugüne kadar, her yıl bir oyun olmak üzere altı oyun sahnelemişler. Son olarak ‘Sevgili Doktor’ oyununu sahneleyen grubun diğer oyunları ise şöyle: ‘Japon Kuklası’, ‘Ödenmeyecek Ödemiyoruz’, ‘İş Ararım İş’, ‘Klaksonlar Borazanlar ve Bırtlar’, ‘Biz Siz Onlar’. Sendika şubesinin bulunduğu Buca’da, Konak’ta, Torbalı’da, Urla ve Seferihisar’da oynamışlar oyunlarını. Karşıyaka’da ‘Güz Günleri’ tiyatro festivaline de katılmışlar ‘Sevgili Doktor’la.
SEYİRCİ TİYATRO İZLERKEN KİŞİLİĞİNİ KAZANIYOR
Oyunculardan Nuray Demir, aynı oyunla Ankara’da 16. Uluslararası Tiyatro Festivali’ne katıldıklarını ve Türkiye’de bir sendika tiyatrosunun, ilk kez uluslararası bir festivale katıldığını anlatıyor. 60’ın üzerinde tiyatro grubunun katıldığı festivalde, Yenimahalle Dört Mevsim sahnesinde oynamışlar oyunlarını. Kendilerine ve oyunlarına yönelik ilginin oldukça iyi olduğunu anlatıyor Nuray ve ekliyor, “KESK bünyesinde uzun soluklu tiyatro yapan tek grubuz”. Utkun Büyükaşık, “Sanat ve edebiyat dergilerinde yer alırsak istek ve coşkumuz daha da artar” sözleriyle sitem ve özlemini dile getiriyor. “Neden tiyatro?” sorumuzu şair de olan Ahmet Cevher, “Sorumluluk ve dayanışma bilinci yarattığı için tiyatro diyoruz ve tiyatroyu önemsiyoruz. Sonuç olarak bir eğitimdir tiyatro. Seyirci tiyatro izlerken kişiliğini ve özgürlüğünü kazanıyor” diyerek cevaplıyor.
Özer Alptekin, tiyatro çalışmalarının kendilerini yeniden örgütlediğini, seyircileri olan velilerle ve öğrencilerle buluşturduğunu ve moral verdiğini, dinamizm kattığını anlatıyor. “Bu çalışmalarla diğer şubelere de örnek olmak, cesaret vermek istiyoruz” diyor.
Diğer bir oyuncu Hakan Birsen, “Tiyatro bir kültürleme ve kültürlenmedir” diyor ve bunu şu sözlerle açıklıyor: “Sanat genelde bir iletişim aracıdır. Çağlar boyunca insanlar yaptıklarını, yapmak istediklerini sanatla; yazıyla, resimle, müzikle, heykelle, tiyatroyla ifade ettiler. Bizim de derdimiz, isteklerimiz var. Oyunlarımızı da buna göre seçtik. Atanamayan öğretmenleri, sağlık ve eğitim sorununu, taşeronlaştırmanın yarattığı sorunları vb. anlatmaya çalıştık.”
“Sendika yönetimleri çalışmalarınıza nasıl bakıyor?” diye soruyoruz. Mehmet Ünal, “Başlangıçta, genel anlamda yaptığımız işin pek farkında olmadıklarını hissediyorduk. Gelinen süreçte, sendika bünyesinde bir tiyatro topluluğunun varlığının önemi anlaşılmaya başlandı. Bu gelişmeden mutluluk duyuyoruz” sözleriyle yanıtlıyor.
SENDİKA TİYATROLARI FESTİVALİ DÜZENLENMELİ
Hakan Birsen, “Türkiye tiyatro tarihinde, Devrim İçin Hareket Tiyatrosu, TÖS ve Can Şenliği’nden sonra Tiyatro ES-5’in, ödenekli olmayan tiyatrolar içinde yedi yıldır kararlı bir duruş sergilediğini ifade ediyor. “Sendika tiyatroları festivali düzenlenmeli, KESK içinde Eğitim Sen bunu üstlenmelidir” önerisi getiriyor grup üyeleri. Konak ve Buca Belediyelerine desteklerinden dolayı teşekkür ediyorlar.

1 Kasım 2011 Salı

18. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ

     İstanbul Tiyatro Festivali'nin 2012 programında yer almak isteyen yerli projeler için son başvuru tarihi 30 Aralık 2011 olarak belirlendi.

     İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Aygaz, Opet ve Tüpraş'ın sponsorluğunda düzenlenen 18. İstanbul Tiyatro Festivali, 10 – 30 Mayıs 2012 tarihleri arasında gerçekleşecek. İstanbul Tiyatro Festivali'ne katılmak isteyen yerli topluluklar, proje dosyalarıyla 30 Aralık Cuma günü saat 18.00'e kadar İstanbul Tiyatro Festivali Merkezi'ne başvurabilir. İstanbul Tiyatro Festivali'ne başvuracak yapımların daha önce İstanbul'da sahnelenmemiş olması gerekiyor. 
 Festival'e başvurular; İKSV'nin Şişhane'de bulunan Nejat Eczacıbaşı Binası'ndan (Sadi Konuralp Cad. No:5 Şişhane) yapılabilir. 
  Proje dosyalarında topluluğun tanıtımının, bugüne kadar yapmış olduğu çalışmaların, festivalde yer almasını planladığı oyunla ilgili bilginin ve projeyi hayata geçirecek sanatçı kadrosunun belirtilmesi bekleniyor. İstanbul Tiyatro Festivali Danışma Kurulu ile birlikte yapılacak olan değerlendirmelerin sonuçları 15 Ocak 2012 tarihinde topluluklara bildirilecek.
     İstanbul Tiyatro Festivali bazı önemli hususlara dikkat çekiyor:
2012 yılında program kapsamına alınacak oyun sayısı 20-25 ile sınırlandırıldı. Festival programına dahil edilemeyen yapımlar, festival tarihleri sırasında oynadıkları takdirde program broşürleri festival mekanlarında seyirciye iletilecek.
     Her festivalde izleyicilerini "ilk"lerle buluşturan, hem uluslararası hem de ulusal düzeyde özel yapımlara imza atan İstanbul Tiyatro Festivali, 10 – 30 Mayıs 2012 tarihleri arasında 18. kez gerçekleştirilecek. Festival, yaklaşık üç hafta boyunca, dünyaca ünlü tiyatro ve dans topluluklarından ve Türkiye'den gösterilerle İstanbul'un farklı mekânlarında izleyiciyle buluşacak.

(www.haberler.com)

31 Ekim 2011 Pazartesi

GEREKİRSE CEZAEVİNDE DE OYNARIM

Haldun Açıksözlü'nün 2009'dan beri sahnelediği Laz Marks oyununa bugüne kadar dört dava açıldı. Politik komedide iktidarı kıyasıya eleştiren Açıksözlü "Suç ve suçluyu övme" ve "Başbakana hakaret" gerekçeleriyle yargılanıyor.


     Haldun Açıksözlü'nün politik stand-up'ı "Laz Marks", 2009'dan beri 225 kere sahnelendi, yüz bine yakın seyirciye ulaştı. Ama Laz Marks'ın popülerliği bununla sınırlı değil. Şimdiye kadar hakkında dört dava açıldı, bazen salon bulamadı, bazen de gösterileri polisler tarafından kaydedildi. Laz Marks'ın başına gelenleri bianet'e anlatan Açıksözlü, dava arifelerinde polislerin yaptığı özel izinli çekimlerden bahsedip, "Çok uğraşıyorlar kasedimi yapmaya ama yapamayacaklar" diyor.
     Dava üstüne dava Laz Marks'a ilk dava, 15 Ocak 2010'da Rize 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde "Başbakan'a hakaret" gerekçesiyle açıldı. Rize'deki gösteride Açıksözlü, kahramanı 'Rizeli Recep Tayyip' olan bir fıkra anlatınca politik göndermelerle dolu oyun davalık oldu. Bugüne kadar altı duruşması yapılan davanın gelecek duruşması, 19 Ocak'a ertelendi.
     Henüz ilk dava sürerken, aynı yıl oyunda Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ve Mazlum Doğan'ın isimlerini anarak söylediği "Bizim tarihimiz değil mi ula? Gezmiş, Çayan, Kaypakkaya, hangi direnişin tarihini yazdılar? 1980'lerde Diyarbakır zindanlarında mazlumların yaktığı ateş halen yanmıyor mu?" cümleleri, Açıksözlü'nün başına dert oldu.
    Laz Marks'a Kasım ayında TCK'nın 215. maddesinden "suç ve suçluyu övme" gerekçesiyle Tunceli'de dava açıldı. İddianamede Çayan ve Gezmiş'in isimlerinin yer almadığını, sadece Doğan ve Kaypakkaya'dan bahsedildiğini ve bunun tuhaf olduğunu anlatan Açıksözlü, 30 Eylül'de savunmasını verdi. Davanın gelecek duruşma 19 Kasım'da yapılacak. Laz Marks, hakkında dava açılsa da, oyunun finalinde aynı cümleleri söylemeye devam ettiğini şu sözlerle anlatıyor: "Oyunun finalinde o isimleri söylemeye devam edeceğim. Çünkü o isimler benim için bir değer."
     "Hay böyle sistemin!"
Laz Marks için 2011 de bereketliydi. Açıksözlü'ye önce 14 Ocak'ta Çorum'da ve ardından 31 Ocak'ta Amasya'da iki dava açıldı. Her iki gösteride de, iş bulduğunda severek çalışan ama işsiz kalınca "Hay böyle sistemin, hay böyle kapitalizmin, hay böyle başbakanın, bakanın anasını, avradını biiip!" diyen "Netçek Hasan" karakteri, gerekçe gösterildi.
     Laz Marks, iki davada da TCK 125. madde uyarınca "Başbakan'a hakaret"ten yargılanıyor. Açıksözlü'nün Amasya'daki duruşması 29 Aralık'a ertelenirken, Başbakan'ın avukatının da müdahil olduğu Çorum'daki davanın 4. ve son duruşması, 7 Ekim'de yapıldı. Laz Marks'a henüz ceza hakkında tebligat yapılmasa da yasa gereği hakkında üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası öngörülüyor.
     Peki, Laz Marks'ın neyi bu kadar rahatsız edici? Niye dava üstüne dava açılıyor? Açıksözlü, kimsenin söylemeye cesaret edemediği şeyleri söylediğini ve dili keskin olduğu için birilerini rahatsız ettiğini düşünüyor. Açıksözlü "Şu anda muhalif sanatın artık kalmadığını görüyorum. Artık insanlar, 'dizide rol vermezler', 'iş bulamam', 'gazeteden atılırım' gibi korkularla otosansür uyguluyor, iktidara muhalefet edemiyor. Laz Marks oyunuyla iktidarın karşısına düşmüşlerin sesi olmaya çalışıyorum. Söylemek istediklerimi dolandırmadan söyleyince rahatsız oluyorlar. Ben gücüm yettiğince devam edeceğim. Olmazsa cezaevinde de oynarım" diyor

(www.muhalifgazete.com)

24 Ekim 2011 Pazartesi

36. İSMET KÜNTAY TİYATRO ÖDÜLLERİ DAĞITILDI


      2010–2011 tiyatro dönemi "36. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri" töreninde Seçici Kurul Başkanı Hayati Asılyazıcı, “Yıldız Kenter’e bu geceye katılarak “Onur Ödülü’nü kabul ettiği için teşekkür etmeyi bir borç bilirim”dedi.

   Yıldız Kenter ise; “Bana bir kez daha fark edilmiş olmanın mutluluğunu yaşatan herkese ve seyircilerime sonsuz teşekkür ve minnet duygularımla sımsıkı sarılıyorum” diyerek salonu selamladı. Tiyatro oyuncusu Ayşen İnci'nin sunduğu gecede İstanbul Devlet Tiyatrosu (İDT) yapımı “Kadın Sığınağı” adlı oyunla Tuncer Cücenoğlu’na “En İyi Oyun Yazarı Ödülü” ve Serpil Tamur’“En İyi Yönetmen Ödülü” verildi. Tamur ödülünü, “52 yıllık tiyatro yaşamım, 41 yılının her anını benimle paylaşan ailem ve ekibim için alıyorum. Diliyorum ki, kadınlar şiddet görmesin, hak ettikleri yerde olabilsinler” sözleriyle aldı. “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü” İDT”nda sergilenenMahmut Gökgöz’ün yazıp yönettiği “Pir Sultan Abdal” adlı oyunundaki rolü ileOkday Korunan’a verildi.  
     İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT)’nda sergilenen “Dünya’nın Ortasında Bir Yer” adlı oyunla, “En iyi Yapım Ödülü” nü İBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu, “En İyi Kadın Oyuncu Ödülü” nü Esra Ronabar, “En İyi Sahne Tasarımı” ve “En İyi Işık” ödüllerini Nurullah Tuncer aldı. “En İyi Kostüm Ödülü” İBBŞT’nda sergilenen, Yiğit Sertdemir’in yazıp yönettiği “Surname” adlı oyundaki maske-kukla-kostüm tasarımı ile Candan Seda Balaban’a, “En İyi Müzik Ödülü” İBBŞT’nda sergilenen, Yonca İnal Eğilmezbaş’ın yazıp yönettiği “Biri Hiçbiri ya da Hepsi” adlı oyundaki müzik tasarımı ile Deniz Noyan’a, “En İyi Dramaturg Ödülü” İBBŞT baş dramaturgu Tarık Günersel’e verildi. Oyunları nedeniyle törene katılamayan Esra Ronabar’ın ödülünü kardeşi,Nurullah Tuncer’in ödüllerini ise Deniz Noyan aldı.

     “İsmet Küntay Özendirme Ödülü” nü, “Tiyatro Öteki Hayatlar” yapımı, H:Can Utku’nun yazıp, yönettiği “Fatih’te Son Tango” adlı oyundaki “Muazzez” rolü ileSevi Orakoğlu, “İsmet Küntay Jüri Özel Ödülü’nü de BBT’nda sergilenen, Yelda Baskın’ın sahneye koyduğu “Medeni Hali Kadın” adlı oyunun yazarı Gülce Uğurlu, “İsmet Küntay Tiyatro Özel Ödülü” nü, İDT yapımı, William Wharton’un aynı adlı yapıtından Naomi Wallace tarafından oyunlaştırılan “Birdy” adlı oyunu sahneye koyan Atilla Şendil aldı.

     Ödül töreninin ardından Ülkü Ayvaz’ın yazdığı, Kemal Başar’ın yönettiği “Külhanbeyi Müzikali” adlı oyunun gala gösteriminde BBT tarafından işitme engelliler için ilk kez “Eş zamanlı Üst Yazı” yerleştirmesi uygulanmaya başlandı. Oyun ekibi gala heyecanın yanı sıra salonda bulunan aralarında Müşfik Kenter, Yıldız Kenter, Serpil Tamur, Deniz Gökçer’in de bulunduğu hocaların huzurunda olmanın onurunu da yaşadılar.
(www.cumhuriyet.com.tr)

19 Ekim 2011 Çarşamba

KADINA YÖNELİK ŞİDDET TİYATRO SAHNESİNDE

     İzmir Devlet Tiyatrosu, son dönemde ülke genelinde kadına yönelik şiddette yaşanan artışa dikkat çekmek ve bu konuda toplumda farkındalık oluşturmak için yeni bir oyun sahnelemeye başladı. "Anam, Bacım, Avradım" adlı oyun ilk kez Konak Sahnesi'nde tiyatroseverlerle buluştu. Oyunun sahnelenmesi öncesi açıklamalarda bulunan İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Hülya Savaş, amaçlarının kadına yönelik şiddet konusunda toplumda bir farkındalık oluşturmak olduğunu, oyunun tüm sezon boyunca Mayıs ayına kadar sahneleneceğini söyledi. Savaş, "Hemen her gün 10-12 yaşlarındaki kız çocuklarından, daha ileri ki yaşlara kadar kadınlar şiddet görüyor, öldürülüyor veya evden kaçmaya zorlanıyor. Bu sözlü veya fiziksel şiddet de olabiliyor. Kendi adıma öncelikle birey olarak, sonra kadın olarak bizim bu konuya el atmamız gerektiğini düşündüm ve kadına yönelik şiddeti eleştiren bu oyunu seçtik. Tüm seyircilerimizin bu oyunu izlemesini istiyoruz" dedi.
     Oyunun, Mayıs ayına kadar sahneleneceğini aktaran Savaş, zaman zaman turne yaptıklarını, oyunu farklı illerde de sahneleyeceklerini anlattı. Oyunla sadece erkekler üzerinde değil, kadınlar üzerinde de bir farkındalık oluşturma amacı güttüklerini aktaran Savaş, "Ne yazık ki şiddete maruz kalan bazı kadınlarımız bunu dile getiremiyorlar. Açıkçası bunun tahsille de ilgisi yok. Yüksek öğrenim görmüş kadınlarımız şiddete uğradıkları halde bunu söyleyemiyorlar" diye konuştu. İzmirli tiyatroseverlerle buluşan oyuna ilgi oldukça yoğun oldu. Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi'nde ilk gün salon tamamen doldu. (CHA)

16 Ekim 2011 Pazar

AKINTIYA KARŞI TİYATRO: AST (Ankara Sanat Tiyatrosu)

Ankara Sanat Tiyatrosu (AST), yeni sezona hızlı giriyor. Yaşadığı ekonomik sıkıntıları, son dönemde sergiledikleri oyunların seyirciyle buluşmasıyla hafifleten tiyatro, bu ay içinde iki oyunla 'perde' diyecek.
AST seyircileri bu sezon, Aziz Nesin'in ölümsüz eseri 'Zübük' ve geçtiğimiz yıl da sahnelenen Bülent Usta'nın 'Giderayak' adlı oyunlarıyla buluşacaklar.
    Uzun süredir turne programları düzenlemeyen tiyatro, bu yıl Zübük'le Türkiye çapında turne programları planlıyor. Tiyatro yöneticileri yaklaşık 30 ilde yapılacak gösterimler için ön görüşmeleri tamamladı. 14-16 Ekim tarihleri arasında Ankara'da yapılan ilk gösterimlerin ardından Zübük, 17 Ekim'den itibaren bir hafta boyunca İstanbullu tiyatro severlerle buluşacak.
    Eseri sahneye uyarlayıp yöneten Dersu Yavuz Altun ve AST Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Çuhadar, AST'ı ve yeni sezon projelerini anlattı. Yönetmen Dersu Yavuz Altun, AST'ın politik tiyatro çizgisinden ödün vermeden zorlukların üstesinden gelmeye çalıştığını belirterek 'Kısaca tanımlamak gerekirse AST, kurulduğundan bu yana emekten, özgürlükten, demokrasiden yana olan ve dolayısıyla tiyatronun tüm sanatların anası olan 'yaşama sanatına' hizmet ettiğini unutmayarak, bu doğrultuda üretmeye devam eden bir tiyatro diyebilirim' dedi.

    "ZÜBÜKLER DİKTATÖRLÜĞÜ" SÜRÜYOR Aziz Nesin'in politikada umut ve inanç sömürüsünü işlediği Zübük, 1961 yılında yazıldı. Herhalde Aziz Nesin de bu eseri yazarken 50 yıl sonra geçerli olmamasını umut etmiştir. Ancak Altun, aradan 50 yıl geçmesine rağmen çok fazla bir şey değişmediği görüşünde: 'Ülkemizin 'Zübükler Diktatörlüğü' meselesi de Cumhuriyet kurulduğundan bu yana yaşanan bir sıkıntı. Ama daha önemli bir şey var. Aziz Nesin romanda büyük zübüklerin biz 'küçük insanların' yani çoğunluğun içindeki zübüklük kırıntılarıyla beslendiğini söylüyor. Biz herkes kendi zübüklüğüyle yüzleşsin istiyoruz. Bu oyun hem kendimizle hesaplaşmamızı sağlayacak ve hem de bu zübükler diktatörlüğünü nasıl dönüştürebileceğimizi tartışmamıza imkan verecek bir oyun.'
    AST, NESİN VE ZÜBÜK BİR ARADA Neredeyse yarım yüzyıllık tarihi olan AST , mizah yazını denince ilk akla gelen isim Aziz Nesin ve edebiyatımızın klasiklerinden 'Zübük' adlı roman bu oyunda yan yana geliyor. Aziz Nesin'in, tüm yapıtlarında olduğu gibi Zübük'te de Anadolu insanının ruhsal röntgenini çektiğini söyleyen Altun, vatandaş-seçmen-politika ilişkisinin olağanüstü gözlemler ve ince mizahla anlatıldığını ifade ediyor. Hızlı bir tempoyla ilerleyen oyun, Ali Seçkiner Alıcı'nın bestelediği ve OrkestrAST tarafından canlı olarak seslendirilecek müziklerle seyirciyle buluşacak. Altun, seyircinin buruk bir kahkaha atacağını söylüyor.
     TİYATRO SOKAĞA MÜDAHALE ETMELİ Oyunun yönetmeni Altun, tiyatro yapma gerekçelerinin özellikle altını çiziyor, 'İnsanların daha onurlu, daha insanca yaşayabileceği bir dünyanın kurulmasına katkıda bulunmak. Uzun zamandır kültür hayatımızda, gazlar için geçerli olan bir kanun ağırlığını hissettiriyor. Hiçbir şey hafiflemeden genişleyemez. Yani, bir sanat yapıtını üretirken, toplumsal-sanatsal-politik-felsefi katmanlarını ne kadar çok ortadan kaldırırsanız, o kadar çok insana ulaşırsınız anlayışı hakim. Bu durumda medyanın payı çok büyük.'
    'Dürtmeye devam edeceğiz'AST Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Çuhadar, AST'ın bayrağını 3 yıl önce devralan ekipten. Tiyatroyu yeni kuşaklara tanıtmak eski kuşaklara da hatırlatmak istiyorlar. Bu çok kolay bir iş değil tabii. Sanal alemin insanları kıskaca aldığı böyle bir dönemde halkı salonlara çekmek zor bir iş. Çuhadar, 'Biz yine de bu ülkede insanları bu sanal ortamdan çıkarmak için 'dürtmeye' ve doğru bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz. AST olarak insanların sustuğu ve iletişim kaynaklarının kapandığı, sanatın üzerinin örtüldüğü bu dönemde çabamızı sürdüreceğiz. Türkiye'de politik tiyatro yapan çok az grup kaldı ama vazgeçmeyeceğiz' diyor.
    Bu limandan her zaman doğru işlerin çıktığını söyleyen Çuhadar, AST olarak Zübük'ü Türkiye'nin kesişme noktası olarak gördüklerini belirtiyor. Zübüklüğe, Türkiye'nin damarlarına nüfuz eden bir hadise olarak bakılması gerektiğini vurguluyor; Çuhadar, Zübüklüğün pik yaptığı bu dönemde oyunun ayrıca anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Bu dönemde Zübük'ü yapmak boynumuzun borcuydu diyebilirim. O nedenle Türkiye'yi Zübük'le dolaşıp zübüklüğün ne olduğunu anlatacağız.
    Zübük'ün İstanbul turnesiAST, Zübük'ü 17 ve 19 Ekim'de Ataşehir Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde, 18 Ekim'de Caddebostan Kültür Merkezi'nde, 20 Eylül'de Gebze Osman Hamdi Kültür Merkezi'nde, 21 ve 22 Ekim'de ise Beşiktaş Afife Jale Kültür Merkezi'nde sahneleyecek. Turnenin ardından Ankara'ya dönecek tiyatro, oyunu 25 Ekim'de Devlet Tiyatroları Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde Ankaralı tiyatro severlerle buluşturacak.
(Ömür Emlik - www.aksam.com.tr)

14 Ekim 2011 Cuma

TIR'da SİNEMA ve TİYATRO KEYFİ


Vali Yardımcısı Şükrü Özcan’ın da katıldığı törende konuşan Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır, projeyle ebeveynlerle çocukların bir arada sinema ve tiyatro izleme kültürünü oluşturabilmelerinin, yöre insanlarının düşünsel ilgilerinin artırılması ve toplumun bütünleşmesinin hedeflendiğini vurguladı. Projeyle, TIR dorsesinin sinema tiyatro gösterimleri için uygun hale getirildiğini kaydeden Çakır, sinema salonundan geri kalmayacak şekilde donatılan dorsenin tiyatro gösterimleri için de sahne olarak kullanılabildiğini ifade etti.

Çakır, şöyle devam etti: “Bu projemizle sadece Malatya’da sınırlı kalmayacağız. Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği yaparak, bütün mahallelerimize giderek, sinema ve tiyatro gösterimi başta olmak üzere etkinlikler yapacağız. Bir program kapsamında bütün mahallelerimize giderek, oradaki ailelerin, anne-babaların çocuklarıyla sinema seyretmesini sağlayacağız. Bunu 13 ilçemize yaygınlaştıracağız. Köylerimize gideceğiz. Belki de bazı çocuklarımız bu sayede ilk defa sinema seyretme imkanı yakalayacaklar.”

Vali Yardımcısı Şükrü Özcan ise yaptığı konuşmada, projenin hayırlı olması temennisinde bulundu. Bu projenin ciddi manada büyük bir özveriyle hayata geçirildiğini söyleyen Özcan, “Bunun benzerleri komşu illerimizde var ama bu kalitede ve bu hesapta değil.” dedi.

Özcan, bu yıl Malatya’nın Sosyal Destek Programı kapsamında 149 projesinin kabul edildiğini kaydetti.
(Cihan Haber Ajansı)

8 Temmuz 2011 Cuma

TİYATRO ES - 5

(EĞİTİM SEN 5 NO'LU ŞUBE TİYATRO TOPLULUĞU)


Yazan:
Anton ÇEHOV-Neil SIMON
Yöneten:
Polat İNANGÜL



"16. ANKARA ULUSLARARASI TİYATRO FESTİVALİ" NDEYİZ
19 KASIM 2011 CUMARTESİ SAAT:20.00


Yenimahalle Belediyesi - Dört Mevsim Tiyatro salonu



Haber için : http://www.evrensel.net/news.php?id=9019