Heykelin Çankaya Belediyesi tarafından korunmaya alınmış olması ve onarılması sevindiricidir. Maalesef sorun bu kadarla sınırlı değildir. Açıkça bir siyasi saldırı olabileceği düşüncesi olmamakla beraber General Miranda Heykeli’nin iki yıldır, Simon Bolivar Heykeli’nin ise üç yıldır bulundukları yerlerde sürekli olarak tahrip ediliyor olması, heykellerin kaidelerinin etrafında yer alan açıklayıcı ve tanıtıcı bilgi tabelalalarının zaman zaman tahrip edilmesi bu olayın adi bir hırsızlık olayı olmadığını düşündürmektedir.
Tabelalar üzerinde yer alan Venezüella Cumhuriyeti, Çankaya Belediyesi gibi yazıların Cumhuriyet, Çankaya gibi detayları zaman zaman tahrip edilmekte ve elçilik ve sanatçı tarafından onarılmaktaydı. Çok defa heykelin üzerinden süzülen balgamlar, tükürükler,boyalar ve çeşitli pislikler görülmekte ve sanatçı tarafından sürekli olarak temizlenmekteydi.
Heykele saldırının Cumhuriyetin başkentinin orta yerinde Çankaya ilçesinde olması ayrıca üzücü ve düşündürücüdür.
Saldırının sebebinin daha öncede söylediğim gibi açıkça bir siyasi boyutu yoktur; bilgisizlikten kaynaklandığını tahmin ediyorum. General Miranda ve Simon Bolivar heykelleri bir türlü benimsenememiş ve anlaşılamamıştır. Bu heykellerin Ankara’ya yerleştirilmesinin sebebi daha öncede uzunca açıkladığım gibi Venezüella’nın başkenti Karakas’ ta bir Atatürk Heykeli’nin ve Atatürk Bulvarı’nın bulunmasıdır. Diplomatik bir karşılık olarak başkente yerleştirilmiştir. Anlaşılan odur ki bir yabancının heykelinin Ankara’da ne aradığını, heykelin üzerindeki açıklamalara ve General Miranda’nın 1786’da Osmanlı denizcileri tarafından karşılanıp İzmir’e gelişini tasvir eden rölyefin de kaidenin üzerinde yer almasına rağmen bir türlü kavrayamayan kişilerin vahşi tepkisidir bu.
Üzücü olan açıkça yok edilmeye çalışılan bir sanatçının heykeline toplumun büyük kesiminin, medyanın ve devletimizin ilgisiz kalmasıdır.
Yakın geçmişte sanata ve heykele tükürdüler. Bugün tükürükler ve balgamlarla birlikte yok etmeye çalıştılar. Düşündürücü ve korkunç olan budur.Dün tükürenler bugün heykelleri yok ediyorlar.
Bu heykelin diplomatik bir boyutu olması olayın önemini daha da arttırmaktadır. Yabancı bir ülkede size dair ya da ülkenize ait bir eserin yok edildiğini düşünün. Venezüella’daki Atatürk heykeli bir gün yok olsa, Macaristan’daki Kanuni Sultan Süleyman Heykeli tahrip edilse ne hissedersiniz? Mostar Köprüsü yıkıldığında ne hissetiniz? Unutmayın Ankara’da pek çok büyükelçilik var, pek çok yabancı diplomat akademisyen ve basın mensubu insan var. Onlar bu ülkeye nasıl bir gözle bakar bir de bunun düşünün.
Bu sürekli ve ilkel saldırı bu ülkenin hayat damarlarından belki de en önemlisi olan sanata ve sanatçıya yapılmış korkunç bir saldırıdır. Unutmayın sanatsız kalmış bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Uzun zaman önce sanat kan kaybetmeye başlamıştı. Bugün ilgisizlikten, sahipsizlikten yok olma noktasına gelmiştir. Kültür ve sanat olmazsa uygarlık olmaz, gelecek olmaz.
Çözüm mü? Çözüm akılcı, yapıcı, işlevsel eğitim ve kültür politikalarının üretilip çoğaltılması ve uygulanmasındadır. İlköğretimden başlayarak yüksek öğrenime kadar müzik, resim, heykel,edebiyat,drama,sinema gibi örnekleri çoğaltılabilecek pek çok sanat ve kültür derslerine katılımın özendirilmesi,derslerin akılcı,sempatik ve ilerici bir anlayışla uygulanabilmesidir.
Bu ülke bizim ben bu ülkenin sanatçısıyım ve sanatımı bu ülkede yapmak istiyorum. Devletin sahiplenmesi toplumunda sahiplenmesini özendirir;sanatçıların daha verimli ve elverişli bir ortamda eserler üretebilmelerine olanak sağlar.Sanat ve sanatçılar bir ülkenin prestijidir.
Filinta Önal
Heykeltıraş 0532 345 03 32
29.01.2008 Ankara
(sürecin öncesi için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız)