"ŞU ÇILGIN TÜRKLER"
KADİFEKALE OYUNCULARI
Yazan: Turgut ÖZAKMAN
Yöneten: Polat İNANGÜL
19.Kasım.2008 Saat:19.00
Eşrefpaşa (Selahattin Akçiçek) Kültür Merkezi - İZMİR
"ŞU ÇILGIN TÜRKLER"
KADİFEKALE OYUNCULARI
Yazan: Turgut ÖZAKMAN
Yöneten: Polat İNANGÜL
19.Kasım.2008 Saat:19.00
Eşrefpaşa (Selahattin Akçiçek) Kültür Merkezi - İZMİR
YAŞAMI
12 Aralık 1928tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Adı, Cengiz Han'dan esinlenerek konulmuştur.
Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasal sistem, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. Çok genç yaşta çalışmaya başladı çünkü İkinci Dünya Savaşı tüm SSCB üzerinde olduğu kadar gençlik üzerinde de oldukça etkiliydi; yetişkinler savaşta olduklarından, günlük hayatta gençlere büyük görevler düşüyordu. On dört yaşında köyündeki sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı.
Köyünden, Kazakistan'a giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu'nda okudu. Daha sonra şimdiki Kırgızistan'ın başkenti olan Bişkek'e giderek burada Frunze (şimdiki adıyla Bişkek) Tarım Enstitüsü'nde öğrenimine devam etti. Ardından Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü'ne geçti ve 1956 ile 1958 yılları arasında Moskova'da okudu.
Yazmaya bu yıllarda Pravda gazetesinde başladı. Ardından, yazdığı eserleriyle üne kavuştu ve 1957 yılında Sovyet Yazarlar Birliği'ne üye kabul edildi. 1963'te Lenin Ödülü'nü aldı. Yapıtları yüz ellinin üstünde dile çevrildi. Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Kırgızistan'ın bağımsızlığına kavuşmasından sonra ülkesini Lüksemburg'da büyükelçi olarak temsil etti.
Cengiz AYTMATOV, edebi çalışmalarına ek olarak, Avrupa Birliği, NATO, UNESCO ve Benelüks ülkelerinin Kırgız delegeliğini üstlenmiştir. Ayrıca eski Kırgızistan Dışişleri Bakanı AskarAYTMATOV'un babasıdır.
ESERLERİ
Zorlu Geçit (1956)
Yüzyüze (1957)
Cemile (1958)
İlk Öğretmenim (1962)
Dağlar ve Steplerden Masallar (1963)
Elveda, Gülsarı! (1966)
Beyaz Gemi (1970)
Selvi Boylum Al Yazmalım (1970)
Fuji-Yama (Fuji Dağının Tepesi 1973)
Gün Olur Asra Bedel, (1980),
Darağacı - Dişi kurdun Rüyaları (1988)
Toprak Ana
Cengiz Han'a Küsen bulut
Çocukluğum
Kırmızı Elma
Dağlar Devrildiğinde-Ebedi Nişanlı (Son romanı - 2007)
Gün Olur Asra Bedel
Dişi Kurdun Rüyaları
bir çocuk yitiyor karanlıkta,
kayıp bir kıtayım şimdi…
hüzün okyanusunun en mistik yerinde dalgalar üzerime geliyor…
ve kaybolduğum andır şimdi…
hayata bir “siktir çekiyorum”
duyulmayacağımı bilerek…
gözlerim gözlerinde akmaya başlıyor,
yüreğim suskunlukta…
ve ölüm çekiyor ümitsiz bir yalnızlığa…
şiirler okumaya başlıyorum yüksek sesle…
buğulanan gözlerim…
bir otobüs geçiyor gecekonduların çıkmaz sokaklarından,
cama yaslanmış, kirli ilkokul önlüğüyle bir kız çocuğu…
gözlerini görüyorum,
gözleri ıslak, gözleri deniz…
bakakalıyorum ardından.
ellerim ellerine yetişemiyor…
deniz gözleriyle yok olup giderek…
deniz gözleriyle yok olup,
deniz gözleriyle yok,
deniz gözleriyle,
deniz…
Birgün baktım, kültür merkezindeki gençlerin içinde en heyecanlı olanı, sahnede kendini kaptırmış prova yapıyor. Yaklaşıp muhabbet etim.
-Kolay gelsin. Ne yapıyorsun?
-İmgelem gücümü geliştirmek için çalışıyorum hocam. Stanislavski diyor ya, imgelem gücü olmayan adamın tiyatro sahnesinde işi yoktur diye…
-Bunun için ne yapıyorsun?
-Kendi kendime, olmayan kokuları kokluyorum, olmayan tatları tadıyorum, olmayan sesleri duyuyorum, olmayan görüntüleri görüyorum, bunlardan bir oyun çıkarıp..
-Olmayan seyirciye oynayacaksın !
-Kırma şevkimi hocam ya!
Ben de şevkini kırmayayım diyorum da, fena halde takıyorum şu seyirci sorununa! Yaşam sahnesindeki dönen oyunları seyre öyle bir kaptırmış ki kendini halkım, sahnedeki oyunları seyretmeye hiç niyeti yok!
TATLICININ ACI LAFI
Konuyla ilintili tatlıcı Sebo'yla laflıyoruz…
"İşler nasıl Sebo?"
"Kötü"
"Tatlıcı adamın yüzü sirke satarsa olacağı bu !"
"Bırak espiriyi durum ciddi…Adam çorbasını içecek. Salatasını yiyecek. Ondan sonra sıra tatlı yemeye gelecek de bizim dükkana uğrayacak…Senin tiyatroda işler nasıl?
"Daha kötü..Adam ana yemeğini yiyecek…Salatasını, meyvesini yiyecek…Sonra tatlı yiyecek…Üstüne kaymak koymayı isterse soluğu bizim tiyatroda alacak."
"Tiyatro tatlı üstüne konan kaymak oldu ha! Vah vah…Senin iş daha kötüymüş..İyi oldu seninle laflamamız…Senin halini gördüm de içim ferahladı"
Bence Sebo acilen dükkanının adını " Sado" diye değiştirsin! Adam dostunun zor durumundan sadistçe zevk alır mı yahu? Söz konusu kişi Sebo'ysa alır!
SOYUT İŞE SOMUT TÜYOLAR
Kolay iş değil tiyatro sahibi olmak! Cep telefonu gibi somut bir cihaz satmıyoruz çünkü tiyatroda. Adam cep telefonunu almak için evirip çevirip inceliyor. Deniyor kurcalıyor. Aklı yatarsa alıyor… Söz konusu tiyatro olunca neyi evirip çevirecek. Tiyatro soyut bir kavram! Adam ikna olup bilet alsın diye karşısına geçip birinci perdeyi oynayamam ya!
Tiyatroya seyirci çekme konusunda çevremin bana verdiği tüyoları meslektaşlarımla paylaşmak istiyorum.
1-Tiyatrolar seyirci çekmek istiyorlarsa salonlarının adreslerini açık seçik versinler! Kafamız karışıyor.
( Yani, tutup kütüphanenin karşısı diye yazmayın.Milletin kafası karışıyor.Çantacının arkası, kebapçının bitişiği, dondurmacının yanı diye tarif etmelisiniz. Hele salonunuz bir futbol stadının tam karşısındaysa yaşadınız. Eliyle koymuş gibi gelir bulur sizi seyirci .Bulur dedik,bilet alır demedik. Hemen sevinmeyin!
2-Oyununuz komedi olacak.
(Çünkü seyircinin ilk sorusu budur."Gomedi mi?". Hani o eziyeti çekeceğiz bari gülelim manasında…)
3-Oyuncular tanınmış olacak!
(Tabi, komedi oynadığınızda iş orada bitmiyor..İkinci can alıcı soruyu yapıştırıyor seyirci…" Tanınmışlardan kim var?" Sanki musluğu bozulduğunda kılibi olan muslukçuya yaptırıyor!
Ayrıca siz de çok iyi biliyorsunuz ki, çoğunluğun tanınmış saydığı sanatçıların çoğu "Adı çıkmışlar"…
Tiyatro seyircisi dediğin iki soru sorar. Oyunun yazarı kim? Oyunun konusu ne? Tanınmışlardan kim var sorusunu soranlar muhtemelen televizyon seyircileri. Oyunu izlemek için de gelmiyorlar. Ekranda gördüğü adamın " canlısını" görmek için bilet alıyorlar!
Tanınmışın yoksa o oyunu seyretmiyor adam. Altı adamın oynadığı oyunu izlemek yerine, gidip altı dilim baklava alıp yiyor.Midesi bayram ediyor!
Çoğunluk ruhunun da acıkabileceğinin farkında değil henüz !)
YEDEK TÜYOLAR
Yukarıdaki tüyoları tutturamadım diye yılma hemen tiyatrocu kardeşim, şunları da yap:
- Adam oyundan sıkıldı uyudu diyelim, hemen bir rüya yorumcusu tut ! Kenarda bir tarotçu bulundur veya! Geleceği söylesin!
- Astroloji hizmeti ver örneğin.Seyircilerimizin yıldız haritalarının gizemini çözsün bu astrolog.Geleceğine yakın olmak isteyenlere bir adım daha attırsın.Asıl burcunu bilip de yükselen burcunu merak edenlere de hizmet versin Yükselen burçla filan işim olmaz diyorsan, otur o zaman yükselen borcunu hesapla!
- Bak mesela masajcı tutabilirsin ( Sosyal masajcı !), oyun izlerken kasılıp kalmış seyirciye masaj yapsın!
- O da olmadı oyunun bir yerinde bir uzman çıkar bir haftada on kilo nasıl verilir onun reçetesini versin!
- Ya da çekilişle seyirciye çeyrek altın ver! Gişen çalışmıyor bari kafan çalışsın tiyatrocu! Altını sağlama al!
Ali Erdoğan (www.tiyatrodunyasi.com)
17.01.2008